26 Eylül 2013 Perşembe

Dünya bu fotoğrafı konuşuyor

Dünyaca ünlü Hollywood starları, Rusya'nın 139 bin nüfuslu bir kentinde çıkan yerel gazetenin reklamını yapıyor. İlk bakışta fotomontaj izlenimi uyandıran fotoğraf, aslında gerçek ve görenleri hayrete düşürüyor. Richard Gere, Angelina Jolie, Johnny Depp, Jack Vorobey gibi ünlü sinema oyuncuları, Urallardaki Çelyabinsk bölgesine bağlı Kopeysk'te, "madenci gazetesi" olarak bilinen "Kopeyski Raboçiy"i okurken görünüyor. Gazetenin, bir şekilde yıldızların eline tutuşturularak bu "sempatik" reklam kampanyasına bir kare fotoğrafla destek olmaları için ikna edildiği belirtildi. 

kaynak:sabah.com.tr

Kaçırılan pilotlardan kötü haber

Lübnan’da kaçırılan iki THY pilotu Murat Akpınar ve Murat Ağca’nın bilinmeyen bir yere götürüldükleri belirtildi.

En Nahar gazetesinin bugün yayınladığı habere göre, Ağustos ayında kaçırılan pilotlar güvenlik güçlerinin varlığını artıracağının öğrenilmesinin ardından Beyrut'un Dahiye mahallesinden alınarak bilinmeyen bir yere götürüldü.

Pilotları kaçıranların onları kimseyle görüştürmeye niyeti olmadığını ifade eden gazete, "Artık pilotları kurtarmak daha karmaşık bir hale geldi" yorumunu yaptı.

kaynak:sabah.com.tr

Kirli oyunu ortaya çıkaran itiraf

Gezi olaylarında aktif rol oynayan, ABD Büyükelçiliği, AK Parti Genel Merkezi, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Polisevi'ne saldıran terör örgütü DHKP-C'nin polise nasıl tuzak kurduğu avukatlar hakkında düzenlenen iddianamenin ek klasörlerine yansıdı.

DHKP-C'NİN KİRLİ OYUNU

İ.Ö adlı DHKP-C militanı, örgütün sivil bir vatandaşı öldürüp, örgüt üyesi kadınları tanık göstererek eylemi polisin üzerine atmayı planladığını anlattı.

Tanık DHKP-C'li kadınlar!

Star gazetesinden Seda Çakmak'ın haberine göre DHKP-C, 2006 yılında sivil bir vatandaş için infaz kararı aldı. Örgütün amacı cinayeti, civardaki terörle mücadele ekiplerinin üzerine yıkmaktı. O an orada tesadüfen bulunuyormuş görüntüsü veren örgüte mensup kadınlar da sözde görgü tanığı olup halkı polislere karşı kışkırtacaktı. Ama tetikçi örgüt üyesi İ.Ö. vicdanına yenildi. Adamı öldürmek yerine bilerek yaraladı.

İtirafçı olunca infaz emri
Cezaevindeyken itirafçı oldu. Bunun üzerine örgüt, İ.Ö. hakkında ölüm kararı verdi. Örgütün bu kararını öğrenen İ.Ö., savcılığa bir dilekçe vererek babasının hala örgüt üyesi olduğunu, hakkında örgüt tarafından infaz kararı olduğu için babasının cezaevine gelmesini istemediğini belirtti. İ.Ö, "Babam telefon görüşmemizde ifade verdiğim için hain olduğumu söyledi. Aramızda bir tartışma yaşadık. Nüfuslarından çıkmak istiyorum" dedi.

kaynak:sabah.com.tr

Firari PKK'lılar yakalandı

Bingöl M Tipi Cezaevi'nden tünel kazarak kaçan 18 tutukludan 17'si jandarmanın operasyonuyla yakalandı.

Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi'nde kazdıkları tünelden dün kaçarak firar eden 18 tutuklu ve hükümlüden 17'si Bingöl Merkez Ortaçanak köyü kırsalında yakalandı. Bingöl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin işbirliğiyle yürütülen operasyonda, İnsansız Hava Aracı aracılığıyla da havadan ve karadan arama tarama yapıldı.

OPERASYON SÜRÜYOR

17 tutuklu ve hükümlünün yakalandığı merkez Ortaçanak köyünün Konsaritepe mevkisinde güvenlik güçlerince yürütülen operasyon hava destekli devam ediyor. Kobra ve skorksy helikopterleri alan taraması yaparken, güvenlik güçleri de karadan operasyonlarını sürdürüyor.

FİRARİ EKREM TAŞ'I YAKALAMA ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR

İçişleri Bakanı Muammer Güler, Bingöl Cezaevi'nden firar eden 18 tutuklu ve hükümlüden 17'sinin yakalandığını, tutuklu Ekrem Taş'ı yakalama çalışmalarının sürdüğünü bildirdi.

Güler, Stratejik Yerel Yönetişim Projesi kapanış toplantısından ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Dün Bingöl M Tipi Cezaevi'nden 14'ü tutuklu 4'ü hükümlü bölücü terör örgütü mensubu 18 kişinin kaçtığının vardiya değişimi sırasındaki sayımda
belirlendiğini anımsatan Güler, gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve yakalanamayan tutuklu Ekrem Taş ile ilgili arama çalışmaların sürdüğünü söyledi.

Türkiye'nin gündemine son günlerde 2 önemli olay düştüğünü belirten Güler, bunlardan birinin Dikmen'deki emniyet binalarına yönelik saldırı olduğunu, olayın üzerinden 3 saat geçmeden faillerden birinin ölü diğerinin yaralı ele geçirildiğini anlattı.

Dün de Bingöl M Tipi Cezaevi'nden firar eden 14'ü tutuklu 4'ü hükümlüyle ilgili takip çalışmalarını jandarma ekiplerinin büyük bir gayretle yürüttüğünü bildiren Güler, "Olayın üzerinden 24 saat geçmeden cezaevi firarilerinden 17'sinin yakalandığını memnuniyetle ifade ediyorum. Elbette bu olayla ilgili soruşturmalarımız devam edecek ama hemen olayın akabinde yakalanmış olmalarını da emniyet teşkilatı ve jandarmamız için büyük bir operasyon başarısı olarak görüyorum" diye konuştu. 

Bütün gece operasyonu takip ettiğini belirten Güler, "14 tutuklu ve 4 hükümlünün 17'si gece tespit edildi. Yerleri Bingöl'ün 15 kilometre kuzeyindeki Ortaçanak mıntıkasında tespit edildi. O bölgede jandarma özel harekat taburlarımızı indirdik ve 17 kişi yakalandı. Bir kişinin daha o bölgede olduğunu tahmin ediyoruz. Onun da yakalanmasıyla ilgili çalışmalarımız sürüyor. Hem emniyet hem de jandarma teşkilatımızı, emeği geçen valiler, genel komutan ve genel müdür başta olmak üzere herkesi kutluyorum" dedi.

Firarla ilgili Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının araştırmasının sürdüğünü belirten Bakan Güler, "Çünkü bu basit bir olay değil. Nasıl oldu, bu
kadar uzun süre o topraklar nereye götürüldü, hangi işbirlikleri yapıldı? Bununla ilgili elbette Adalet Bakanlığımız titiz inceleme yürütüyor. Biz de Bakanlık olarak dış güvenlikten sorumluyuz. Bizim de incelemelerimiz sürüyor" ifadesini kullandı.

Kaçan tutukluya ilişkin soru üzerine Güler, takibin devam ettiğini, yakalama çalışmalarının sürdüğünü söyledi. Güler, "O bir kişinin ayrı olması ya
da operasyon akabinde başka bir yere de kaçmıç olması ihtimal. Takibin devam ettiğini ifade etmek istiyorum. Tabii ki böyle bir olayın hemen akabinde operasyon gerçekleştirilerek yakalanmış olmalarını da önemli olarak görüyorum" diye konuştu.

TAVANDAN DELİK AÇMIŞLAR

Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi'nden dün firar eden ve bugün yakalanan 4'ü hükümlü 14'ü tutuklu 18 PKK'lının iki ayrı koğuşta kaldıkları, bu koğuşlar arasında bağlantıyı sağlamak için tavandan delik açtıkları öğrenildi.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Bingöl M Tipi Cezaevi'ndeki firarın sabah yapılan sayımın ardından ortaya çıkmasıyla birlikte tünel fark
edildi. Tünelin ne zaman kazılmaya başlandığı bilirkişi incelemesinin ardından ortaya çıkacak. Ancak uzmanlar, tünelin kazma işleminin bir yıllık bir iş olmadığı, daha eskiden kazılmaya başlandığı üzerinde duruyor. Firarilerin, tünelden çıkan hafriyatı da lavabo ve tuvalette suyla yok etmeye çalıştığı tahmin ediliyor.

Son bir yılda cezaevi kanalizasyonun 2 kere tıkandığı ve Bingöl Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü vidanjörüyle açıldığı ifade edildi.

Birinci kattaki beşinci koğuşta kalan 10, ikinci kattaki altıncı koğuşta ise 8 kişi kalıyordu. Firariler, iki koğuş arasında bağlantıyı sağlamak
için tavandan açtıkları delikten geçip tünel kazma işine katılıyordu. Yetkililere görünmeden yaklaşık 50 metrelik tüneli tamamlamayı başaran firariler, cezaevi çevresindeki tel örgünün dibinden dışarıya açılan tünelin ucundan dışarı çıktı. Gece karanlıktan faydalanan firariler, güvenlik güçlerine görünmeden tel örgünün yanından geçen sulama kanalı kenarına ve mahalle arasında çamurlu elbiselerini çıkarıp kayıplara karıştı.

Bingöl M Tipi Cezaevi'nden dün firar eden 17 tutuklu ve hükümlü, bugün Bingöl Merkez Ortaçanak köyü kırsalında yakalanmıştı.

ÇATIŞMA OLMADI VE ATEŞLİ SİLAH KULLANILMADI

Bingöl Valiliği, kaçan 18 firarinin yakalanma çalışmalarının hiçbir aşamasında çatışma olmadığını ve ateşli silah kullanılmadığını duyurdu.

Valilikten yapılan açıklamada, dün Bingöl M Tipi Cezaevi'nde bulunan 4 hükümlü ve 14 tutuklunun kazdıkları tüneli kullanmak suretiyle cezaevinden firar ettikleri bildirildi.

Olayın anlaşılmasından itibaren güvenlik birimlerinin koordineli çalışması ile firarilerin yakalanmalarına yönelik olarak gidebilecekleri yerler
üzerinde çalışmalar başlatıldığı kaydedilen açıklamada, "Yapılan tespitler sonucunda düzenlenen operasyonda 17 firari Bingöl merkez Ortaçanak bölgesinde yakalanmıştır. Firarilerden 1 kişiyi yakalama çalışmaları devam etmektedir. Yakalama çalışmalarının hiçbir aşamasında çatışma olmamış ve ateşli silah kullanılmamıştır" denildi.

BAKANDAN AÇIKLAMA

Bakan Güler, dün Bingöl Cezaevi'nden firar eden 18 tutuklu ve hükümlünün yakalanmasına ilişkin, "Kaçışın akabinde, 24 saatlik sürede yakalanmış olmalarını başarılı bir operasyon olarak değerlendiriyorum" dedi. Güler, Stratejik Yerel Yönetişim Projesi kapanış toplantısına gelişinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Dün Bingöl M Tipi Cezaevi'nden 14'ü tutuklu 4'ü hükümlü bölücü terör örgütü mensubu 18 kişinin kaçtığının vardiya değişimi sırasındaki sayımda belirlendiğini anımsatan Güler, olayın hemen ardından Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Valiliğin de dahil olduğu geniş çaplı bir inceleme başlatıldığını anlattı.

Ankara'dan bir ekibin de bölgeye sevk edildiğini hatırlatan Güler, arama-tarama çalışmaları sırasında gece firarilerin bulunduğu yerlerle ilgili tespitlerin yapıldığını, bu bölgelere Jandarma Özel Harekat taburlarının indirildiğini, Bingöl'ün 15 kilometre kuzeyindeki Ortaçanak bölgesinde firarilerin yakalandığını bildirdi.

Güler, "Teröristler dağda mı yakalandı" sorusuna "Evet, Ortaçanak bölgesinde dağda yakalandılar" yanıtını verdi.

Firarla ilgili incelemenin de devam ettiğini belirten Güler, "Ama hemen kaçışın akabinde, 24 saatlik bir süre içerisinde yakalanmış olmalarını başarılı bir operasyon olarak değerlendiriyorum. Jandarma ve istihbarat birimlerimizi de yürekten kutluyorum. Elbette böylesi olayların bir daha yaşanmaması bakımından yapılacak tespitlere göre, alınacak yeni tedbirler de olabilir" dedi.

"Birtakım desteklerle, işbirliğiyle yapılmış olma ihtimali vardır"

Firarilerin yakalandıkları yere kadar yürüyerek mi gittikleri yönündeki soruya da Güler, şu yanıtı verdi:

"Oraya nasıl ulaştıkları konusunu değerlendireceğiz. Nerede elbise değişikliği yapıldı, nerede araçlarla değiştirildi. İçeriden dışarıdan buna kim destek oldu? Mutlaka bunun birtakım desteklerle, işbirliğiyle yapılmış olma ihtimali vardır. Çünkü 2 yıl boyunca hangi aletlerle o kadar toprak nereye götürüldü gibi birtakım soruşturmalar var. Adalet Bakanlığımız cezaevi içindeki tedbirler yönünü araştıracak. Cezaevinin iç güvenliğini Adalet Bakanlığı sağlıyor. Dış koruması Jandarma Genel Komutanlığının uhdesinde. Biz de o yönden mülkiye ve Jandarma Genel Komutanlığı müfettişleriyle olayı araştırıyoruz. Olayın bu boyutu ayrı. Yakalanma boyutu da çok önemliydi. Yakalanmış olmaları önemli bir gelişmedir."

Firarilerin sorgudan sonra hangi cezaevine konulacağının sorulması üzerine Güler, bunun Adalet Bakanlığınca değerlendirileceğini belirtti. Bakan Güler, olayda ihmali tespit edilenlere yönelik soruşturmaların ardından müeyyidelerin hayata geçeceğini söyledi.

Cezaevlerinden tünel kazarak kaçış olayları, Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan 18 mahkumun firar etmesiyle yeniden gündeme geldi. 1997 yılından bu yana ilk kez tünel kazarak kaçış eylemi başarılı oldu. Türkiye'de son 50 yılda tünel kazarak meydana gelen kaçış olayları şunlar:

"1971 yılında Mahir Çayan ve 4 arkadaşı, Maltepe Askeri Cezaevi'nden tünel kazarak kaçtı.
1993 yılında 18 tutuklu, 35 metre tünel kazarak Nevşehir E Tipi Kapalı Cezaevi'nden firar ettti.
1988 yılında 29 mahkum 60 metre uzunluğunda tünel kazarak İstanbul Metris Cezaevi'nden kaçtı.
1988 yılında 18 mahkum 118 metre uzunluğunda tünel kazarak Kırşehir Cezaevi'nden firar ettti.
1997 yılında İskenderun Cezaevi'nden 54 metre uzunluğunda tünel kazarak 28 mahkum firar ettti".
2011 yılındaki Van depremi sonrasında ise cezaevi duvarlarının yakılması sonucu 335 mahkum kaçmıştı.
1988 yılında Diyarbakır Cezaevi'nde kazılan tünelin çıkışının çökmesi sonucu girişim başarısızlıkla sonuçlanmıştı. 1995 yılında Bayrampaşa Cezaevi'nde, 1996 yılında Çankırı Cezaevi'nde ve Bursa Özel Tip Cezaevi'nde tüneller firar olayı gerçekleşmeden ortaya çıkmıştı.

En son bu yılın Mart ayında Malatya E Tipi Cezaevi'nde mahkumların tünel kazdığı ortaya çıkmıştı. Kaçış olayı gerçekleşmeden kazılan tünel farkedilmişti.

kaynak:sabah.com.tr

Taksim'de 'döner bıçaklı' şahıs alarmı

Taksim Meydanı'nda, bir büfeden döner bıçağı çalan bir kişi Gezi Parkı'na kavga etmeye gidince polisler alarma geçti.

Hareketli saatlerin yaşandığı olayda polislerle şahıs arasında kovalamaca yaşandı. Şahsı etkisiz hale getiren güven timleri, döner bıçağını da sahibine teslim etti.
İstiklal Caddesi'ndeki bir büfeden döner bıçağı çalan 29 yaşındaki Serkan F., Taksim'de hareketli saatler yaşanmasına sebep oldu. Şahsın elinde döner bıçağını gören güven timleri, Serkan F.'nin peşine düştü. Elindeki döner bıçağını bırakmayan Serkan F., polisin kendisine yaklaşmasına da izin vermedi.
Polisi, kendisine zarar vermekle tehdit eden şahıs, Gezi Parkı'na girerek kavga ettiği kişileri aradı. Polis de Serkan F.'yi adım adım takip etti. Uzun süren ikna çabalarının ardından şahıs teslim oldu. Kendisini bıçakla yaralayan Serkan F., ilk tedavisi olay yerinde yapıldıktan sonra ambulansla hastaneye kaldırıldı. Polis de döner bıçağını sahibine teslim etti.

kaynak:sabah.com.tr

19 Eylül 2013 Perşembe

Bu ruhsuzluk beni çıldırtı

İmparator dün idmanda takımı topladı ve "Bu mağlubiyeti içime sindiremiyorum. Yenilmek beni kızdırmaz ama ruhsuz bir takım gördüğümde çıldırıyorum. Derbiye kadar toparlanın" dedi

Real Madrid karşısında yaşanan hezimet Fatih Terim'i çileden çıkardı. Dün Florya'da yapılan rejenerasyon idmanı öncesi futbolcularıyla bir toplantı yapan tecrübeli teknik adam "Sizlere ne oldu, anlamıyorum. İlk yarım saat o futbolu oynayan da sizsiniz, sonra ortadan kaybolan da. Beyler aklınızı başınıza toplayın, bu forma kimsenin tekelinde değil, hak eden giyer Galatasaray formasını" dedi. Terim, takıma hitaben şöyle devam etti: "Bu mağlubiyeti içime sindiremiyorum. Yenilmek beni kızdırmaz ama sahada ruhsuz bir takım gördüğüm zaman çıldırıyorum." İmparator, Melo'ya da "Senin çapında bir futbolcu bu kadar hata yapar mı? Al maçını kasetini seyret" derken, Dany'e de "Şans istiyorsunuz, veriyorum. Git sen de izle de anla bakalım o şansı nasıl değerlendirdin" diye fırça attı. 

"Gidin, kimin ne sorunu var, öğrenin"

Fatih Terim'in Beşiktaş derbisi öncesi sert bir dille uyardığı futbolcularına "Beşiktaş maçı son şansınız. Artık ben de radikal kararlar alacağım. Herkes Galatasaray forması giydiğini unutmasın" dediği ardından odasında özel görüştüğü kaptanlar Sabri, Hakan ve Selçuk'a "Takımda kimin ne sorunu varsa, öğrenin, Beşiktaş derbisine kadar herkes kafasını toplasın" diye uyardığı öğrenildi. 

"Sorumlu benim"Fatih Terim, Real Madrid maçında alınan farklı mağlubiyetin ardından, "Tüm sorumlu benim" deyip Galatasaray taraftarından özür dilemişti.

kaynak:sabah.com.tr

PTT şubesinde 1.5 milyonluk vurgun

Adliye içinde bulunan PTT şubesinde çalışan karı kocanın, 1 milyon 500 bin liralık yolsuzluk yaptığı ortaya çıkarıldı. Gönderilerin gramajlarını yüksek gösteren şüphelilerle bir kadın memur tutuklandı

İstanbul Küçükçekmece Adliyesi içindeki PTT şubesinde yolsuzluk yapıldığı ihbarı üzerine geçen mart ayında inceleme başlatan PTT Genel Müdürlüğü müfettişleri, 2008'den itibaren şubeden gönderilen tüm postalarla ilgili evrakı tek tek kontrol etti. İnceleme sonucunda adliye şubesinde memur olarak çalışan Fikret T.'nin 8 aylık sürede 691 bin 530 lira, aynı şubede çalışan eşi Nurhan T.'nin 417 bin 894 lira, memure Makbule B.'nin ise 398 bin 860 liralık vurgun yaptığı belirlendi. Gönderilerin "fiyat alma makinesi"nden geçirildiği sırada gramajlarının yüksek gösterildiği, bu sayede hem adliyeden hem de vatandaşlardan fazla para alındığı saptandı. Kurumun toplam 1 milyon 508 bin lira zarara uğratıldığı raporlara yansıdı. Müfettiş raporları üzerine PTT Genel Müdürlüğü Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Savcılıkta konu ile ilgili olarak Mali Suçlarla Mücadele Şubesi'ne talimat verdi. Mali polis müfettiş raporlarını inceledi. 5 ay süren teknik ve fiziki takibin ardından adliye memurları Fikret T., karısı Nurhan T., memur ve Makbule B. ile birlikte PTT Yeşilköy ve Küçükçekmece müdürlerinin de aralarında bulunduğu 11 kişi gözaltına alındı. Fikret ve Nurhan T.'nin 2012'de emekliye ayrıldıkları belirlendi. 7 kişi emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakılırken emniyetteki ifadelerinde suçlamaları kabul eden Fikret T., Nurhan T. ve Makbule B. çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı. Şüphelilerin mal varlıklarına suç gelirleri ile mücadele kanunu kapsamında el konuldu. 

kaynak:sabah.com.tr

İthal kriminaller

SABAH, ithal dilencilerden sonra ithal suçlular dosyasını da açıyor... Son olarak Google'ın adını kullanan Kamerunlu dolandırıcılar 5 bin 225 adet sahte 100 dolarlık banknotla suçüstü yakalandı

SABAH4 Haziran'da İstanbul'un, birçok ülkeden gelen profesyonel dilenciler için bir merkez haline geldiğini duyurmuştu. Türkiye ekonomisinin son yıllardaki istikrarlı yükselişi şirketlerin ve hatta dilencilerin olduğu kadar suç örgütlerinin de dikkatini çekti. Uluslararası hacker grupları yurt dışında faaliyet gösteren Türk şirketlerine musallat olurken çeşitli ülkelerden gelen hırsız grupları ve dolandırıcılar da Türkiye'nin büyük illerinde faaliyet göstermeye başladı. Alınan bilgiye göre dolandırıcılık olayları şöyle gerçekleştiriliyor: 

MESAJLA KANDIRIYORLAR 

Hacklenen şirket verilerinden muhasebe ve ödemelerle ilgili bilgi sahibi olan hackerlar, ikiz mailler oluşturarak ödeme yapacak firmaya çalıştıkları bankayı değiştirdiklerini bildiren bir mail atarak firma yetkilisini kandırıyor ve şirketin yapacağı ödemeleri kendi hesaplarına yönlendiriyor. Alışveriş yaptığı şirkete para gönderdiğini zanneden firmanın dolandırıldığını anlaması da uzun sürmüyor. Ödeme teyidi için yapılan görüşmelerin ardından gerçek ortaya çıkıyor. Emniyet dolandırılan şirketlerin sayısının hızla artması üzerine www.egm.gov. tr adresinden bir bildiri yayınlayarak vatandaşları bilgilendirdi. Ülkemize dolandırıcılık amaçlı gelen suçlulardan daha farklı yöntemler izleyenler de var. Son olarak Antalya'da yaşayan Remzi Karakaş klasik yöntemlerle dolandırıldı. Mağdurun, mail adresine Google firmasının adını kullanarak "Kurada 700 bin euro kazandınız, lütfen iletişim bilgilerinizi ve banka hesap numaranızı bildirin" diye bir mesaj gönderen dolandırıcılar, mağdurun maile cevap vermesiyle harekete geçti. Üç gün sonra mağdur Karakaş'a bir mail daha atan dolandırıcılar, paranın hesaba yatırıldığını, fakat Merkez Bankası ve İngiltere yasalarına göre vergisini yatırmadan parayı çekemeyeceğini bildirdi. Mağdur, Google firmasının isminin de verdiği güvenle iki ayrı yabancı isim adına iki ayrı bankaya 11 bin 900 euro para yatırdı. Ertesi gün adının Ebru Klifton olduğunu ve İngiltere'den aradığını söyleyen şahıs, Karakaş'a paranın isminin Hüseyin olduğu söylenen diplomata teslim edildiğini belirterek bir telefon numarası verdi. Numarayı arayan mağdur, kendisini diplomat olarak tanıtan Hüseyin isimli kişiyle diyoloğa geçti. Karakaş'tan daha fazla para almaya niyetlenen dolandırıcılar, Karakaş'ı İstanbul'a çağırdı. Diplomat olduğunu ifade eden Hüseyin isimli kişi, İstanbul'a geldiğini söyleyerek mağdur Karakaş'ı da İstanbul'a çağırdı. 

ŞÜPHELENİP POLİSİ ARADI 

700 bin euroyu alacağını düşünen mağdur, İstanbul'a geldi. Siyahi diplomat Hüseyin ve siyahi bir kadınla buluşan mağdur, dolandırıldığından şüphelenerek polise başvurdu. Bunun üzerine Asayiş Şube Yan-Dol ekipleri hemen harekete geçti. Kamerun vatandaşı olan şahıs, bir otelde kıskıvrak yakalandı. Otel odasında dolandırıcılık olaylarında kullanılmak üzere 5 bin 225 adet 100 dolarlık banknotla yakalan şahıs, gözaltına alındı. Yakalanan zanlıların gerçek kimlikleri ise kısa sürede ortaya çıktı. Kamerun vatandaşı oldukları belirlenen Ndeh Edmont Christian ve Jean Parfact Biya savcılığa sevk edildi. 

kaynak: sabah.com.tr

Kıvanç Tatlıtuğ kaza geçirdi

Ünlü oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ, kullandığı motosikletiyle trafik kazası yaptı.

Kıvanç Tatlıtuğ, Etiler'de motosikletiyle seyir halindeyken motorlu kuryeyle çarpıştı. Tatlıtuğ, kazadan hafif sıyrıklarla kurtulurken, çaptığı motosikletli kuryenin ayağı kırıldı. Yaralı kurye ambulansla Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.

Yaşanan kaza sonrası Tatlıtuğ'un sağlık durumunun iyi olduğunu belirten görgü tanıkları, diğer motosikletli şahsın hafif şekilde yaralandığını ve şahsın hastaneye kaldırıldığını söyledi.


kaynak:Sabah.com.tr

Döve döve öldürdüler

İzmir'de bir yıllık evli bar sahibi Erkan Kaya, sokakta yürürken kimliği belirsiz kişilerce dövülerek öldürüldü. Bornova ilçesindeki Küçükpark'ta bulunan Rembetiko barın sahibi, 31 yaşındaki Kaya, dün 02.30 sıralarında 166 sokak üzerinde yürüdüğü sırada kimliği belirsiz 7-8 kişi tarafından önü kesildi. 

BİR YILLIK EVLİYDİ 

Kaya'yı öldüresiye döven, kafasını defalarca pastanenin buzdolabına vuran saldırganlar, daha sonra siyah bir otomobille olay yerinden kaçtı. Vatandaşların ihbarıyla olay yerine gelen 112 Acil Servis ekipleri, kanlar içinde yerde yatan Erkan Kaya'yı, ilk müdahalesinin ardından Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisine kaldırdı. Ancak talihsiz genç burada doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Henüz 1 yıllık evli olduğu öğrenilen Erkan Kaya'nın ölüm haberini alan yakınları hastane önünde sinir krizleri geçirdi. Kaya'nın cesedi, kesin ölüm sebebinin belirlenebilmesi için otopsisi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı. Polis, görgü tanıklarının ifadelerine göre olay yerinden plakası belirlenemeyen siyah bir otomobille kaçtığı iddia edilen zanlıların yakalanması için çalışma başlattı. Polis, zanlıların kaçtığı güzergahtaki kamera görüntülerini incelemeye aldı.

kaynak:sabah.com.tr

İleri tarihli EFT ile dolandırmış

İstanbul'da, otomobil satışı sırasında ileri tarihli EFT talimatı verip aracı teslim aldıktan sonra işlemi iptal ettirmek suretiyle dolandırıcılık yaptığı öne sürülen şahıs gözaltına alındı. Devrini üzerine aldığı otomobille birlikte gözaltına alınan Refik E. (44), sevk edildiği mahkemede tutuklandı.

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuran işadamı O.A., satmak istediği otomobili satın almak isteyen kişi tarafından dolandırıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. O.A. ifadesinde, "Otomobilimi satmak için internet üzerindeki bir siteden ilan verdim. İlanda verdiğim iletişim bilgilerinden bana ulaşan bir kişi ile satış konusunda anlaştık. Notere gittiğimiz sırada, internet bankacılığı üzerinden benim hesaba yönelik yaptığı 45 bin liralık EFT emrini gösterdi. Ben de para hesabıma yatmıştır düşüncesiyle, noterde satışa imza attım. Ancak daha sonra hesaplarımı kontrol ettiğimde bu paranın yatmadığını fark ettim." dedi. 

Savcılığın talimatı üzerine soruşturma başlatan Asayiş Şube Müdürlüğü Yankesicilik Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, şüpheli kişinin noter satışı sırasında gerçek kimliğini kullandığını belirledi. Refik E., evine düzenlenen operasyonla gözaltına alındığı. Dolandırıcılık sonucu alındığı öne sürülen otomobile de el konuldu. 

Aşayiş Şube Müdürlüğü'ndeki işlemlerinin ardından Büyükçekmece Adliyesi'ne sevk edilen Refik E., çıkarıldığı mahkemece tutuklanıp cezaevine gönderildi. 

'PARAYI MUTLAKA TESLİM ALIN' UYARISI

Benzeri dolandırıcılık vakalarına karşı vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyaran emniyet yetkilileri, "Parayı teslim almadan asla işlem yaptırmayın. İyi niyetli yaklaşımlar dolandırıcıların arzuladığı ortamı hazırlamakta. Parayı teslim aldıktan sonra imzayı atın." uyarısında bulundu.
kaynak:sabah.com.tr

Sınır giriş ve çıkışa kapatıldı

Halep'in Azez ilçesinin kontrolünün El Nusra Cephesinin geçmesinden sonra ÖSO kontrolündeki Esselame Sınır Kapısı (Bab es Selame) giriş ve çıkışlara kapatıldığı için Öncüpınar Sınır Kapısı'ndan da giriş ve çıkışlara izin verilmiyor.

Kilis'in karşısında bulunan ve Türkiye'ye 8 kilometre mesafede bulunan Halep'in Azez ilçesinin dün çatışmalar sonucu El Nusra Cephesinin kontrolüne geçmesinden sonra Özgür Suriye Oordusu askerleri Azez ilçesinin kırsalına çekildi. Bunun üzerine Esselame Sınır Kapısı geçişlere kapatıldı. Kilis'in Öncüpınar Sınır Kapısı'ndan da bu yüzden giriş ve çıkışlara izin verilmiyor. El Nusra cephesinin Esselame Sınır Kapısı'nı ele geçirmek için saldırı hazırlığı yaptığı, ÖSO'nun ise bu kapıya yığınak yaptığı öğrenildi. Öte yandan, Azez ilçesinin kontrolüne geri almak isteyen ÖSO'nun kırsalda toplanan askerlerine cephane ve silah takviyesi yaptığı her an yeniden bir çatışma başlayacağı iddia ediliyor.

Sınır kapısının kapalı olması nedeniyle ülkesine gitmek isteyen Suriyelilerin bekleyişleri ise Öncüpınar Sınır Kapısı önünde sürüyor.
kaynak:sabah.com.tr

11 Eylül 2013 Çarşamba

Temizlikçi baskını

SGK, evlerde sigortasız çalıştırılan 700 bin kadını yakın takibe aldı. Ağırlıklı olarak lüks semtlerde yapılan baskınlarla tespit edilen ev sahiplerine 16 ila 150 bin TL arasında cezalar kesiliyor

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) 'Kayıtlı İstihdamın Teşviki Projesi' kapsamında yürürlüğe giren ev işçilerine sigorta zorunluluğunda sıkı denetim başladı. SGK ve Maliye Bakanlığı müfettişleri, emniyet güçlerinin de desteğini alarak ev ev kaçak temizlikçi arıyor. Genellikle öğle saatlerinde yapılan denetimlerde kapıyı açan çalışan, görevliler tarafından çapraz sorguya alınıyor. Kişinin beyanlarından evde çalıştığı tespit edilirse başka sorgular da yapılıyor. Yabancı uyruklu ise çalışma izni olup olmadığı, Türk vatandaşıysa da sigortasının yapılıp yapılmadığı soruluyor. Sadece hizmeçiler değil, sitenin güvenlik görevlileri, kapıcılar ve komşular da sorgulanıyor. 

GÖKTÜRK'TE 100 BASKIN 

Gerek duyulması halinde güvenlik kameraları da inceleniyor. Tespitler sonucunda ev sahibine 16 ila 150 bin TL'ye kadar idari para cezası kesilebiliyor. Cezayı artıran unsurların başında hizmetlinin evde ne kadar süredir çalıştığı geliyor. Denetimlerin sıklaştığı bölgelerin başında ise gelir seviyesi yüksek semtler ve lüks siteler geliyor. Kemerburgaz, Etiler, Beşiktaş, Kadıköy, Çengelköy ve Göktürk en fazla denetim yapılan yerler. Sadece Göktürk'te en az 100 eve temizlikçi baskını yapıldığını ifade eden K.L. kendisine de 16 bin TL ceza kesildiğini söyledi. 5 yıldır Göktürk'te oturan K.L. denetimle ilgili şu bilgileri verdi: "Öğlen saatinde evimize aralarında SGK uzmanları ve polislerin bulunduğu 6 kişi gelmiş. 2 aydır çocuğuma bakan yabancı uyruklu kadını sorguya almışlar. Ardından da çocuğumu komşuya bırakıp, onu Göktürk Polis Karakolu'na götürmüşler. 3 gün orada kaldı. Çalışma izni ve sigortası yoktu. Bana da 16 bin TL ceza kesildi. Yasalardan haberimiz yoktu." 

150 BİN LİRA CEZA KESİLEN VAR 

Kemerburgaz'daki denetimlerden 150 bin TL'ye kadar ceza kesilen evler de var. Konuyu yargıya taşıdığını ifade eden işadamı, "2 yıldır evimizde yemek yapmaya gelen bir hanım vardı. Polisler 'Bu evde mi çalışıyorsunuz' diye sormuş. O da yemek yapmaya geldiğini söylemiş. Bu beyanı esas kabul eden SGK bana 110 bin TL ceza kesti" dedi. 

1 GÜNE BİLE SİGORTA ŞART 
Yetkililer 
denetimlerin genellikle ihbar üzerine yapıldığını ifade etti. Vatandaşların evlerinde çalıştırdığı kişileri 1 günlük dahi olsa sigorta yaptırmaları gerektiğini ifade eden yetkililer, şu açıklamayı yaptı: "Ev hizmetlerinde çalışan kişilerin 4817 Sayılı Kanun gereğince çalışma izni alması, işverenleri tarafından sigorta primlerinin ödenmesi gerekiyor."

EV FİYATI KADAR CEZA
Tespitler SGK'nın çok sayıda kurumla işbirliği sonucu yapılıyor. Uzmanlar, "SGK'nın geriye doğru 10 yıl re'sen prim tahakkuk ve tahsil yapma yetkisi bulunuyor. Böyle bir durumun tespiti halinde ev sahiplerine orta halli bir evin değeri kadar ceza kesilebilir" uyarısında bulundu.

KOMŞU ŞİKÂYET EDİYOR
Evde sigortasız işçi denetimlerinin artmasında şikâyetler de etkili oluyor. Bu konuda hayata geçirilen Alo 170 hattına her gün bine yakın ihbar geliyor. İhbarı genellikle komşular veya çalışanın kendisi yapıyor.

700 BİN ÇALIŞAN VAR
Araştırmalara göre Türkiye'de ev hizmetlerinde 700 bin kişi çalışıyor. Bunların yüzde 1'inin sigortalı olduğu tahmin ediliyor. Verilere göre 2012'de 51 ev işçisi kadın iş kazasında ölürken, 3 bini de kaza geçirdi.

kaynak:sabah.com.tr

Bakan Yıldız'dan zam açıklaması

Enerji Bakanı, 'AB'de en ucuz gazı alan ülke değiliz ama en ucuz satanıyız' dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, doğalgaza zam yapılıp yapılmayacağının şu an için belli olmadığını söyledi. Diğer bakanlarla görüşüldükten sonra durumun netleşeceğini aktaran Yıldız, "Şimdiden benim bir şey söylemem doğru değil. Bunu hem hazine ile hem maliye ile beraber görüşüp o şekli ile belirliyoruz. O da şu maliyetlerimizin arttığı muhakkak biz doğalgaz fiyatını 28 tane Avrupa Birliği üyesi arasında en ucuz alan ülke değiliz ama en ucuz satan ülkeyiz." dedi. Bakan Yıldız, HaberTürk televizyonunda katıldığı programda enerji politikaları ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Doğalgaza zam yapılıp yapılmayacağı ile ilgili bir soru üzerine fiyatları; vatandaşın, sanayicinin, tüccarın lehine dengelemeye ve balans etmeye çalıştıklarını vurgulayan Yıldız, "Kendi içimizde o maliyetleri eritmeye çalışıyoruz." ifadesini kullandı. Enerjide yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının dengelenmesi ve balans edilmesine çalıştıklarını aktaran Yıldız, şöyle devam etti: "Bakın, ham petrolün varili 115 dolarlar civarında. 102-103 dolarlarla başladık nereden bakarsanız bakın yüzde 10 döviz fiyatlarında da benzer hatta daha yüksek bir artış oldu. Biz döviz fiyatıyla döviz alıp TL ile satan bir yapıdayız. Yani her dövizin fiyatını yükseltmiş olması bizi açık pozisyona daha çok sokuyor ve bunun Türkiye'ye bir yıllık maliyeti bu haliyle devam etse maliyeti 3 milyar dolar civarındadır. Bu ciddi bir rakam, büyük bir rakam. Bunları biz vatandaşımızın lehine, sanayicimizin lehine, tüccarımızın lehine dengelemeye ve balans etmeye çalışıyoruz, kendi içimizde o maliyetleri eritmeye çalışıyoruz. Ben bu bölgesel istikrarsızlığın sürdürülebilir olduğu kanaatinde değilim. O yüzdende bu fiyatların sürdürülebilir olmadığına inanıyorum. Yani önemli ve temel bir gerekçem var."

"HÜRMÜZ BOĞAZI ENDİŞESİ MALİYETLERİMİZİ ARTIRIR"

Bakan Yıldız, Mısır ve Suriye'de yaşananların maliyetlere etkisiyle ilgili olarak da şunları söyledi: "Bölgemizdeki olayların bizim maliyetlerimizle alakalı olumsuz yansımaları muhakkaktır. Yani hiç bir şey olmamış gibi davranamayız. Çünkü bölgede çok önemli şeyler oluyor. Biliyorsunuz Hürmüz boğazı ile alakalı gerekse Süveyş kanalı ile alakalı dünya petrol ticaretinin önemli bir kesimi burada dönüyor. Yani Suriye'ye komşu bu bölgede bulunan dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz üreticisi ülkeler; İran, Irak, Suudi Arabistan'ı katarsak dünyanın petrol üretiminin neredeyse yarısına karşılık gelen petrol üretimi bu bölgede yapılıyor. Bunların ticaretlerinin kesintiye uğrayacak olması endişesi tabi ki maliyetleri arttırır. Mısır'daki 3 Temmuz'daki darbenin Türkiye'ye 1 aylık faturası 300 milyon dolar civarında." Bununla birlikte Mısır'ın ve Suriye'nin ne petrol üretimi ne de tüketiminde çok dominant, çok yüksek bir etkisi olmadığına değinen Yıldız, şu değerlendirmelerde bulundu: "Buna rağmen fiyatları yüzde 10'lar civarında tahrik etti ve yükseltti. Bu bizim için olumsuz bir durumdur. FED'in (Amerika Merkez Bankası) yaptığı açıklamalar döviz fiyatlarında olumsuz bir sinerji oluşturdu. Şu anda dolar 2,04'ler civarında. Biz bir 1,87'ler, 1,88'ler civarındaki maliyetlerimizle bu işe başladık. Yani şu an son yürüttüğümüz bütün bu Eylül ayı maliyetlerine bu rakamlarla başladık. Aradaki fark kadar... 103 dolarlık ham petrolün 113, 115 dolarlara çıkması, döviz fiyatlarının bu dediğim rakamlara ulaşması her birisi bizi olumsuz etkileyen unsurlardır. Bunu gerek kamu, gerekse özel sektör olarak gerek vatandaşımız, gerekse sanayicimiz olarak hep beraber ödüyoruz. O yüzden Sayın Başbakanımız yüksek sesle bunu söylüyor. Biz orada hiç bir şey olmamış gibi nasıl davranırız? Bırakın ekonomiyi önce insani gerekçelerle onlar bizim kardeşlerimiz ve orada bir yangın var, o açıdan bunların olumsuz tesirlerini hep beraber görmek durumundayız ne yazık ki."

kaynak:Sabah.com.tr

Türk mucitten büyük 'bor' keşfi

Dünya rezervinin yüzde 72'si Türkiye'de bulunan 'Bor' maddesinin saflaştırılmasıyla elde edilen 'Sodyum Pentaborat' maddesi sayesinde dünyanın en dayanıklı ve radyasyon emici betonunu Türkiye üretecek.

Taşı su haline getirerek bu suyun yanmayan malzeme üretiminde kullanılmasını sağlayarak bu çalışmasıyla bilim dalında Nobel ödülüne aday gösterilen Türk kaşif Faruk Durukan, Türkiye'deki 10'a yakın üniversite ile ortaklaşa yürüttüğü 'Bor' madenini saflaştırma çalışmasını tamamladı. Üniversitelerdeki akademisyenler ile aylardır 'Bor' maddesi üzerinde çalışmalar yapan Faruk Durukan, dünyada yalnızca Amerika'da gerçekleştirildiği bilinen 'Bor' maddesini saflaştırma çalışmasını Türkiye'de de tamamlayarak, daha da fazlasını yaptı. Amerika'da 'Bor' maddesinin yalnızca saflaştırılarak içinden 'Sodyum Pentaborat' maddesinin alınabildiği bilinirken, Faruk Durukan, bu maddenin kullanımı konusunda keşfettiği buluşuyla Türkiye'de ve dünyada inşaat sektörüne yeni bir boyut kazandırdı.

BU BETON İNŞAAT SEKTÖRÜNDE ÇIĞIR AÇACAK

Balıkesir'in Edremit ilçesinde bulunan dünyanın en gelişmiş bitki özü üretim tesislerindeki laboratuarında çalışmalarını yürüten Türk kaşif Faruk Durukan, 'Bor' elementini saflaştırarak elde ettiği 'Sodyum Pentaborat' maddesini çimento imalatında denedi ve sürpriz bir sonuçla karşılaştı. Çimentosunun içine belirli miktarda 'Sodyum Pentaborat' karıştırılarak imal edilen betonun normal betona kıyasla kırılması veya deforme olması kesinlikle mümkün olmuyor. Ayrıca, 'Sodyum Pentaborat' katılarak üretilen betonun en büyük özelliğinin radyasyonu tamamen absorbe edebilmesi olduğu belirlendi.

Bu sayede, ülkemizde kurulacak olan bir nükleer santralin yapımında 'Sodyum Pentaborat' içerikli beton kullanıldığı takdirde, bu yapı dünyanın en güvenli nükleer santrali olacak. Bu beton, askeri depo binalarında, düşük hidrotasyon nedeniyle, tüp geçit, tünel, köprü, beton yol yada barajlarda, güvenli atık depolama alanlarında, hastanelerin röntgen odalarında, güçlendirilmiş olması nedeniyle de yüksek binaların inşasında da kullanılabilecek. 'Kale Naturel' isimli tesislerde elde edilen 'Sodyum Pentaborat'ın üretimi için gereken patentin de alındığı öğrenildi.

TÜRKİYE ARTIK BOR'U İŞLEYEBİLİYOR!

Yüzyıllardır, dünyanın yüzde 72'si Türkiye'de olduğu bilinmesine rağmen işlenememesinden yakınılan dünyanın en değerli yakıtı ve elementi olarak varsayılan 'Bor'u saflaştırmayı ve insan hayatına kolaylıklar getiren bir madde elde etmeyi başarmanın sevinci içinde olduklarını ifade eden Türk kaşif Faruk Durukan, 'Ülkemizde yıllardır hep bir söylenti vardır. Bor'un dünya rezervinin yüzde 72'si bizde, ama işlenemiyor diye. Oysa biz Bor'u artık en son saflık derecesine kadar getirip işlemeyi başardık. Bor'un başlangıç işleme hali ise Sodyum Pentaborat'tır. Biz bu maddeyi de üretmeyi başardık. Bu maddenin en özellikli kullanım alanı ise, radyasyon geçişini durdurma görevi yaptığı için nükleer santralleridir. Betonu kırılamayacak sertliğe ulaştırdığı için de yüksek binaların yapımında da rahatça kullanılabilir. Biz bu çalışmanın patentini de almış bulunmaktayız. Artık ülkemiz işlenmiş Bor satma safhasına gelmiştir. Biz de bu konuda çalışmalarımızı geliştirerek sürdürüyoruz. Bizim amacımız, bundan sonra Bor'un daha da geniş kullanım alanlarını belirleyip, buna uygun malzemeler yaparak ülkemizdeki ham maddeyi işleyip dünya piyasasına satmaktır' dedi.

'Bor' madeninden alınan ham madenin işlenmesiyle elde ettikleri 'Sodyum Pentaborat' karışımlı betonu laboratuarlarda test ettiren şirket, daha sonra 'Bor' karışımlı betonu bir inşaatın kolon betonlarında denedi.

TÜM BULUŞLARI TIP LİTERATÜRLERİNE GİRDİ

Türkiye'nin ilk ve tek, dünyanın da en gelişmiş bitki özü üretim tesislerinin sahibi olan Türk kaşif Faruk Durukan, tüm servetini ortaya koyarak yıllardır ülkedeki yaklaşık 20 üniversite ile ortaklaşa sürdürdüğü bilimsel çalışmalarında; Zeytin yaptığı çayını keşfetti, Domuz Gribi hastalığı için en etkili aşıyı üretti, zeytin özünden alınan Oleuropein maddesinin kanser hastalığı tedavisinde kullanılabildiğini ispatladı, zeytin üretimi yapan ülkelerin 3 bin yıldır baş edemedikleri sorunu olan zeytin kara suyunu ayrıştırarak içinden 3 faydalı maddeyi üretmeyi başardı, farklı bitki özlerinden elde ettiği kök boya ile tekstil firmalarının önünü açtı, zeytin çekirdeğinden dünyanın en kaliteli aktif karbon maddesini üretmeyi başardı, taşın suyu buluşu ile stratejik önem taşıyan yanmaz madde üretimine yeni bir boyut kazandırdı ve daha bir çok buluşa imza attı. Faruk Durukan, sonuçlandırdığı tüm bilimsel buluşlarını tıp literatürüne yazdırmayı başaran, Türkiye'nin resmi akademik eğitimi bulunmayan gelmiş geçmiş tek kaşifi durumunda.

kaynak:Sabah.com.tr

Emanete ihanet ettin!

SABAH, Zonguldak’ta yaşanan vahşi cinayeti araştırıyor. Zanlı Deniz Poyraz'ın, sevgilisi Gizem ile askere giderken "Onu sana emanet ediyorum" dediği arkadaşı Murat'ın ilişkisini öğrendiği ortaya çıktı

Zonguldak Ereğli'de işlenen ve Türkiye'yi şoke eden "kesik el" cinayetinde sır perdesi aralanıyor. Murat Erdoğan (29) ve Gizem Tunç (21) cinayetlerinin arkasından "emanete ihanet" çıktı. İddiaya göre, askere giderken 7 yıllık sevgilisi Gizem'i, ağabeyi bildiği Murat'a emanet eden Deniz Poyraz (22), Tunç'la Erdoğan'ın aralarındaki duygusal bağı öğrenince ikisini de öldürdü.

"ONDAN KURTULDUM" DEYİNCE... 
Geçtiğimiz pazar işlenen cinayetin izini, Ereğli'de sürdük. Çifti tanıyanların anlattıklarına göre Deniz ve Gizem son yıllarda sık sık kavga edip barışıyorlardı. Deniz ve Murat Erdoğan ise sıkı arkadaştı. Dövüş horozu yetiştiren Deniz, ağabeyi gibi gördüğü Murat'la yakın oturuyorlardı. Gizem bir yerde olunca, Deniz, Murat'ı arayarak, "Ağabey Gizem'i eve bırak" diyordu. Gizem, tüm sorunlarını da Murat'a anlatıyordu. Askerlik vakti geldiğinde Deniz, sevgilisi Gizem'i Murat'a emanet etti. Geçen sürede Gizem'le Murat, sık sık Erdoğan'ın çalıştığı taksi durağında bir araya gelip sohbet etti, tavla oynadı. Bu durum, askerdeki Deniz'in kulağına gitti. İddialara göre, Deniz ile Gizem bu yüzden telefonda kavga etti. Bir gün bir arkadaşları, Deniz'e telefon açıp "Sevgilin Murat'la sık sık buluşuyor" dedi. Gizem'in bir arkadaşına "Deniz'den kurtuldum" demesi de askerdeki Poyraz'a aktarıldı. Bunun üzerine Deniz, Denizli'deki birliğinden izin alıp geçen hafta Zonguldak'a geldi. Her zamanki gibi ilk iş olarak Murat'ın çalıştığı taksi durağına gitti. İkili, o gün Murat Erdoğan'ın Karga Mahallesi Radar Mevkisi'ndeki evinde yemek yedi. Sonraki günlerde Deniz, Gizem'le ve Murat'ı bir süre gözlemledi. İçindeki "Aldatılıyorum" şüphesi iyice artan Deniz, olay günü Gizem'le Murat'ın bağ evinde buluştuklarını öğrendi. Önce Murat Erdoğan'ı ardından kaçarken yakaladığı Gizem Tunç'u öldürdü. Denizli'deki askeri birliğinde gözaltına alınan Deniz, savcılıkta altı saat ifade verdi. Olay günü Murat Erdoğan'la görüştüğünü kabul etti ancak "Cinayetlerden haberim yok, onları ben öldürmedim" dedi. Ancak mahkeme Deniz Poyraz'ı ve babası Ali Poyraz'ı tutuklayarak cezaevine gönderdi. Polis Deniz'in suç aletinin ve kesik ellerin henüz bulunmamış olmasından faydalanmak amacıyla adliyede suçlamayı reddettiğini düşünüyor. 

"Bu ellerle mi dokundun Murat'a" dedi ve kesti...
Emniyet kaynaklarından alınan bilgiye göre Deniz, bağ evinde Murat Erdoğan'a "Sana namusumu emanet ettim. Sen emanete ihanet ettin" dedi. Kavga ettiler. Deniz, Murat'ı silahla ve bıçakla öldürdü. Ardından da Gizem'i yakalayarak "Sen bu ellerinle mi tuttun Murat'ın ellerini? Bu ellerle mi dokundun Murat'a?" diyerek Tunç'u öldürdü. İki elini bileğinden kesti, kızın cansız bedenini uçuruma attı. Kesik ellerle ortadan kayboldu. Mahalle bakkalı Orhan Öztürk, "Murat bakkaldan bir sigara kendine aldığında bir sigara da Deniz'e alırdı. Birbirlerini çok severlerdi" dedi. Erdoğan'ın çalıştığı taksi durağında arkadaşları (altta) ise şokta... Durağın başkanı Hakan Polat, "İkisi kardeş gibiydi. Murat hasta Beşiktaşlı, içine kapanık bir arkadaşımızdı. Arabaları severdi. Sabah 7'de işe başlar öğleden sonra 4'te şoföre bırakırdı" diye konuştu. 

İlkgören Murat'ın dayısı oldu
Erdoğan'ın dayısı Süleyman Özer, "Bağ evine gitmiş olabilirler" diyerek eve gitti. Işıkların yandığını görünce "Oh be" diyerek sevindi. Eve yaklaşıp, kapıyı açınca acı tabloyla karşılaştı. Yeğeni Murat Erdoğan'ın cansız bedeni yarı çıplak haldeydi. Duvarlar kan içindeydi. Gizem Tunç'un kanı ise evin dışındaki beton merdivenlerdeydi. Bağ evinin kapısında tekmeleme ve darp izleri vardı. 

Birbirlerine güvenleri tamdı!
Deni z Poyraz ve Murat Erdoğan arkadaş gruplarıyla sık sık bir araya gelir gezerlerdi. SABAH muhabirlerinin eline geçen üstteki bu fotoğrafta (üstte) ikili arasındaki yakınlığı ortaya koyuyor. Cinayet akşamı 21.00'de taksi durağına gelen Deniz, Mobese kameraları tarafından böyle görüntülendi (altta). Poyraz'ı cinayetin işlendiği köye ilk kez 21.17'de taksici Hüsamettin Karataş götürdü. 1.5 saat sonra bir başka taksici arkadaşına "gel beni al" diyen Poyraz 03.00'te Ereğli'den ayrıldı. 

Şehirden uzakta sesiz ve sakin..
Murat Erdoğan'ın dedesine ait bağ evi şehir merkezine 10 kilometre uzaklıkta. Sessiz, sakin ve kimsenin olmadığı bir yer. SABAH muhabiri Erhan Öztürk'ü kapıda karşılayan 2 polis dışında... 

YARIN: Genç kızın arkadaşları ve babası anlatıyor.

kaynak:sabah.com.tr

Nazife ninenin elektrokin kelepçesi çözüldü

"Terör örgütüne yardım ve yataklık" suçundan 2 yıl 1 ay ev hapsine çarptırılan Nafize Babayiğit'e takılan elektronik kelepçe, çıkartıldı.

Gebze'nin Pelitli köyünde yaşayan 77 yaşındaki Nazife Babayiğit, AA muhabirine, verilen bu karar nedeniyle çok sevindiğini söyledi.

Elektronik kelepçeden kurtulduğu için çok mutlu olduğunu anlatan Babayiğit, "Elektronik kelepçe yüzünden dışarı çıkamıyordum. Abdest alırken ve namaz kılarken oldukça zorlanıyordum" dedi.

Ayağına takılan elektronik kelepçenin kendisine acı verdiğini dile getirerek, bundan sonra kelepçesiz yaşayacağı için mutlu olduğunu kaydetti.

Nazife Babayiğit'in oğlu Kasım Babayiğit de annesinin elektronik kelepçenin verdiği acılardan dolayı çok acı çektiğini anlattı.

Cumhurbaşkanlığı ve Adalet Bakanlığına annesinin durumu hakkında dilekçeler yazdıklarını belirten Babayiğit, "Geçtiğimiz günlerde Gebze Cumhuriyet Başsavcılığından annemin doktor kontrolüne götürüleceğini söylediler. Annemi jandarma eşliğinde Darıca Farabi Devlet Hastanesi ve Gebze Devlet Hastanesine götürdük" diye konuştu.

"BÖBREK VE YÜKSEK TANSİYON RAHATSIZLIĞI YÖNÜNDE RAPOR VERİLDİ"

Babayiğit, hastanedeki kontrollerin ardından kalbe giden damarlarda tıkanıklık olduğu için annesinin anjiyo olması gerektiğini ifade ederek, "Annemde böbrek rahatsızlığı ve yüksek tansiyon rahatsızlığı bulunduğu yönünde rapor verildi" diye konuştu.

Bu kontrolden bir süre sonra annesini jandarma eşliğinde İstanbul'daki Adli Tıp Kurumuna götürdüklerini belirten Babayiğit, "Buradan verilen raporları da Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına verdik. Geçtiğimiz Cuma günü 'Denetimli Serbestlik Masası' görevlileri, eve gelerek cihazı ve prangayı çıkarıp gitmişler" şeklinde konuştu.

"ANNEM ARTIK RAHATLIKLA DIŞARI ÇIKABİLİYOR"

Babayiğit, mahkemenin annesine takılan elektronik kelepçenin Mart 2015'te çıkarılması yönünde kararının bulunduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Ben de yetkililere gittim, 'Adalet Bakanlığından gelen talimat üzerine çıkardıklarını' söylediler. Ancak zaman zaman eve kontrole geleceklerinibildirdiler. Annem artık rahatlıkla dışarı çıkabiliyor."

kaynak:sabah.com.tr

Trafikte yeni düzenleme

Emniyet kemeri başta olmak üzere kural ihlali yapanlara MOBESE'den ceza kesmeye başlayan müdürlük, şehir içlerinde aşırı hız yapan sürücüleri tespit etmek için farklı bir uygulamaya gidiyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü, trafikte yeni bir düzenlemeyi daha hayata geçiriyor.

-Emniyet, trafik cezası kesme yetkisini genişletti. 
-Artık bütün polisler trafik cezası kesebilecek
-Bu polisler, eğitimden geçirilip belge aldıktan sonra sahaya inecek.

Emniyet kemeri başta olmak üzere kural ihlali yapanlara MOBESE'den ceza kesmeye başlayan müdürlük, şehir içlerinde aşırı hız yapan sürücüleri tespit etmek için farklı bir uygulamaya gidiyor. Buna göre daha önce sadece trafik polislerine verilen ceza kesme yetkisine, merkez teşkilatında görevli memurlar da sahip olacak. Bu kapsamda tutanak düzenlemek isteyen aralarında terör, istihbarat ve kaçakçılık polislerinin de bulunduğu yüzlerce memura, Trafik Eğitim ve Araştırma Daire Başkanlığı tarafından eğitim verilecek. Eğitimlerin ardından polisler, sürücülere ceza kesebilecek.

Trafikte denetimlerin elektronik sistemlerle yapılması Emniyet'in yükünü büyük oranda azalttı. MOBESE kameraları sayesinde ülke genelindeki trafik akışları takip altına alındı. Emniyet şimdi de merkez teşkilatı personelleri için fahri trafik polisi gibi görev yapması amacıyla İçişleri Bakanlığı'na başvurdu. Bakanlık bürokratları da yeni uygulamanın kanuna uygun olduğu yönünde görüş bildirdi. Onayın ardından Emniyet Genel Müdürlüğü merkez teşkilatlarını kapsayan bir genelge yayınladı. Genelgede, Karayolları Trafik Kanunu'nun 6. maddesine istinaden emniyet hizmetleri sınıfında görevli personele, karşılaştıkları trafik kural ihlallerine ilişkin tespit tutanağı hazırlama yetkisinin verildiği belirtiliyor. Bu kapsamda görev almak isteyen personelin en yakın zamanda Trafik Eğitim ve Araştırma Daire Başkanlığı'na başvuruda bulunması isteniyor.

Zaman'ın haberine göre; devreye girecek yeni uygulamaya aralarında terörle mücadele, kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele ile istihbarat uzmanlarının da bulunduğu yüzlerce polis başvuruda bulundu. Eğitimlerin tamamlanmasından sonra da tutanak düzenleyecek polislere görev belgesi verilecek. Ardından kural ihlali yapanlara ceza kesecek. Ceza tutanakları aynı gün trafik şubelerine teslim edilecek. Cezalar posta yoluyla adrese gönderilecek. Düzenleme, il emniyet müdürlüklerinde görevli polisler tarafından bir yıldır uygulanıyordu. Genelgeyle merkez teşkilatı personeli de aktif hale getirilmiş oldu.

kaynak:sabah.com.tr

Çaresizlikten teleferik yaptı

Antalya'nın Gazipaşa ilçesi İnceğiz köyünde ikamet eden Hürdal Mercan adlı çiftçi, yol sorununu yaptığı teleferikle çözdü.
Evine giden yolu bozuk ve uzun olan Hürdal Mercan, evinin önündeki 240 metre uzunluğundaki vadiyi geçmek için teleferik yaptı. 5 bin liraya mal ettiği teleferiği birkaç gün önce faaliyete sokan Mercan, teleferikle ürettiği zirai ürünleri taşıdığı gibi, çocuklarının ve eşinin ulaşımını da sağlıyor.Okula giden Ayşe ve Esra adında iki kızı olan Hürdal Mercan, vadinin karşısına geçmek için çoğu zaman teleferiği kullandıklarını söyledi. 100 metre yüksekliğindeki vadide canlarını hiçe sayarak ulaşım gerçekleştiren Mercan, "Ben 38 yaşındayım. Bu evde doğdum büyüdüm. Yıllarca yol sorunu nedeniyle çok sıkıntı çektik. Ürettiğimiz ürünleri katır sırtında hale taşıdık.Vadinin ortasından geçen Bıçkıcı Çayı'na demir bir köprü yaptım ancak çay taşınca köprüyü aldı götürdü. Karşıya geçmek için çoğu zaman buz gibi suya girmek zorunda kaldık. Yol ve köprü yapılması için başvuruda bulunduk ama bir neticeye ulaşamadık. En sonunda bu teleferiği yapmaya karar verdim. Şimdi ürünlerimizi bu teleferikle karşıya geçireceğiz. Çocuklarım ve eşim de bu teleferiği kullanarak karşıya geçiyor. Bizim için büyük kolaylık sağladı. İlk zamanlar binerken biraz korktuk ama şimdi alıştık" dedi.Şimdilik teleferiği sadece kendisinin kullanabildiğini belirten Mercan, zamanla teleferiği çocuklarına ve eşine de kullanmayı öğreteceğini söyledi. Teleferiği bir tona kadarki ağırlıkları taşıyabildiğini dile getiren Mercan, görenlerin şaşkın bakışlarla teleferiği incelediğini de kaydetti.Teleferiğe ilk bindiklerinde korktuklarını belirten 8'inci sınıf öğrencisi Esra Mercan, zamanla korkularını yendiklerini söyledi. Esra'nın ikiz kardeşi Ayşe Mercan da teleferiğe binmenin eğlenceli olduğunu belirterek kendilerini görenlerin şaşırdığını ifade etti.Evin hanımı Meryem Mercan ise katır sırtında zirai ürünlerini taşımanın çok zor olduğunu belirterek, "Teleferiğimiz çok sağlam. O yüzden korkmuyoruz. Konu komşu da merak ediyor. Merak edip teleferiğe binenler bile oldu. Bizim için büyük kolaylık oldu. Çok memnunuz" dedi.Teleferiği olduğu bölgeye geçmek için teleferiği kullanmak zorunda kalan gazeteciler bir de tehlike atlattı. Teleferik sepeti duracağı zaman direğe sert vurunca korkulu anlar yaşandı.

kaynak:sabah.com.tr

Garipoğlu hangi ülkede çıktı?

Münevver Karabulut cinayetinde suçluyu kayırmaktan hapis cezası alan işadamı Hayyam Garipoğlu, Londra'da dünyaca ünlü iş merkezi Oxford Street'de görüldü.

Yeğeni Cem Garipoğlu'nun Münevver Karabulut'u öldürdüğü davada suçluyu kayırmaktan 3 yıl hapis cezası alan ve cezası Yargıtay tarafından onanan ünlü işadamı Hayyam Garipoğlu'nun kısa süre önce Londra'daki ünlü iş merkezi Oxford Street'de görüldüğü öğrenildi.

Kırmızı bültenle 190 ülkede aranan Garipoğlu'nun Yunanistan'dan kaçak yollarla İngiltere'ye gittiği tahmin ediliyor.

Tüm çalışmalara rağmen izine rastlanmayan Garipoğlu'nun nasıl iletişim sağladığını belirlemek amacıyla yapılan araştırmada da ilginç ayrıntılara ulaşılmıştı.

Garipoğlu'nun belli bir telefon kullanmadığı, avukatıyla her seferinde ayrı cep telefonlarından görüştüğü tespit edilmişti.

Akşam

İDO Boğaziçi'nde motor işletecek

İDO'nun 16 Eylül-31 Aralık tarihlerini kapsayan Kış Tarifesi'nde, özellikle okulların açılacağı 16 Eylül ve uzun Kurban Bayramı tatilinin yaşanacağı 11-20 Ekim tarihlerinde özel tedbirler olacak. İDO'dan yapılan açıklamada, tedbirler kapsamında bazı hatlarda yeni ulaşım seçenekleri sunulacağı belirtilerek, Boğaz hattında yolcu motoru taşımacılığına başlanacağı aktarıldı. Bu iki tarih için İstanbul Boğaz hattında fiyatların indirileceği de vurgulanan açıklamada özellikle Eskihisar-Topçular araba vapuru hattında yoğunluğu karşılayabilecek maksimum programın uygulamaya hazırlandığı belirtildi. Açıklamada İDO'nun da merkezlerinden biri olan Yenikapı'nın İstanbul'da yeni bir "hub" haline geldiği, yoğunluğun arttığı ve azaldığı hatlardaki yeni doluluk oranlarını değerlendiren İDO'nun, bazı hatlarda yeni düzenlemelere gideceği belirtildi.

kaynak:sabah.com.tr

10 milyon emekliye büyük müjde

Emeklilere promosyon konusunda SGK ile görüşecek olan bankalar, hazırlıklarını yapmaya başladı. Teklifler arasında emekliye maaşı kadar promosyon verilmesi de var

Memurlar gibi emeklilere de promosyon ödenmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), önümüzdeki günlerde bankalarla pazarlık masasına oturacak. Emekliler, SGK'ya 'Hakkımızı sonuna kadar koruyun' diye seslenirken; bankalar da SGK'ya sunacağı promosyon tekliflerinin son hazırlıklarını yapıyor. Bu hazırlıkların ayrıntılarına ulaşan TAKVİM, emeklilere maaşı kadar promosyon ödenmesi için çalışmalar yapıldığını öğrendi. Memur-Sen'in toplu sözleşme masasına getirdiği emekliye promosyon verilmesi talebi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından da olumlu karşılanmıştı. 

BAKAN ÇELİK TALİMAT VERDİ Bakan Çelik, SGK yetkililerine "Bankalar ile görüşmeye başlayın" talimatını vermişti. Hem SGK hem de bankalar, hazırlıklarını yapmaya başladı. Bir bankanın SGK'ya sunmak için hazırladığı promosyon teklifinin içeriğinde şu maddeler var: 

AVANTAJLI TEKLİFLERTüm emeklilere maaşı tutarında promosyon ödenecek. 
Emeklilerin bankada açılan maaş hesaplarından, hesap işletim ücreti alınmayacak. 
Kredi kartı hesap ekstreleri için ücret talep edilmeyecek. 
Emeklilere, maaşları tutarında kredili mevduat hesabı açılacak. 
Emekliye maaşının 3 katına kadar kefilsiz, gelir belgesiz kredi verilebilecek. 
Bir defada para çekme limiti emekli için bin 500 lira olacak. 
İnternetten yapılan EFT işlemlerinden para kesilmeyecek. 

Emekliye piyasadaki faiz oranlarının yüzde 0.25 altında konut, tüketici ve araç kredileri sunulacak.
Öte yandan banka, bu imkanları emekliye sunmak için tek koşul olarak, emeklinin 2 adet otomatik ödeme talimatı vermesini istiyor. 

MAAŞ FONDA DEĞERLENECEK
Bankanın teklifi, emekliye promosyonun yanı sıra bir kazanç daha sağlayacak. Şöyle ki; banka, emeklinin hesabında para bırakması durumunda, bunu talimat verilmesine gerek kalmadan likit fonlarda değerlendirecek. Emekli, bankada beklettiği paradan gelir elde edecek. 
kaynak:sabah.com.tr